Kendini gerçekleştiren kehanet
- firatakkemik
- 4 Oca
- 2 dakikada okunur

Kendini gerçekleştiren kehanet (self-fulfilling prophecy) kavramı, iş dünyasında motivasyon ve performans üzerinde önemli etkiler yaratıyor.
Ben ilk kez Üstün Dökmen hocanın 1990ların ortalarında yaptığı kurum içi bir paylaşımında karşılaştım bu kavramla. O zamanki a-ha anım hala aklımda 🌟 Gerçekten de bazı şeyler ben öyle zannettiğim için mi gerçekleşiyordu acaba?
Ya da zaten olmayacak diye düşündüğüm, inanmadığım için mi gerçekleşmiyordu?
İnsan ve Kültür alanında liderlik ettiğim dönemden itibaren, bir çok çalışma arkadaşıma “pireye kızıp yorgan yakmak” veya “dağ dağa küsmüş dağın haberi olmamış” deyimlerini hatırlattığım vakalar gördüm. Özellikle de performansın düştüğü dönemlerde.
Terfi edemeyip, maaş artışını veya primini hak ettiği kadar almadığını düşünüp, yöneticisinin bir geri bildirimine gücenip, çalışma arkadaşları ile sorun yaşayıp küsen kişiler, yöneticilerinin veya kurum kendilerine bakışının olumlu olmadığını düşünerek, performanslarının, tutum ve davranışlarının olumsuz etkilenmesi ile karşılaşabiliyor. Tabiri caizse “kendi ayağına sıkmak” gibi oluyor. Gerçek öyle olmasa bile, kendi hakkındaki görüşlerin olumsuza dönmesine fırsat veriyor⁉️Oysa, tam tersini ispatlamak mümkün.
✨Kendini Gerçekleştiren Kehanet Nedir?
Kendini gerçekleştiren kehanet, ilk olarak 1948 yılında sosyolog Robert K. Merton tarafından tanımlanmış. Merton, bu kavramı, başlangıçta yanlış veya temelsiz olan bir inancın, bireylerin bu inanca uygun davranışlar sergilemesi sonucunda gerçek hale gelmesi olarak açıklıyor.
⚠️Kehanet, tüm bireyler gibi liderlerin de özellikle dikkat etmesi gereken önemli bir husus.
Yöneticilerin çalışanlarına yönelik pozitif beklentileri, çalışanların kendilerine olan güvenini artırır ve daha yüksek performans göstermelerine yol açar. Bu durum, iş yerinde olumlu bir atmosfer yaratır ve genel verimliliği artırmaya zemin hazırlar. Tam tersi yöneticilerin düşük beklentileri, güvensizlikleri, “o yapamaz/başaramaz” gibi tutumları ise, çalışanların motivasyonunu düşürür ve performanslarını olumsuz etkiler. Hem atmosteri bozar hem de verimliliği düşürür, ve hatta pek çok potansiyeli olan çalışanın da kaybına neden olur.
Bu gibi tutumların örneklerini, hayatın her alanında - aile, iş, arkadaş ortamlarında - görebiliriz.
🤒Bugün kötü bir gün geçireceğim.
🤒Sunumda çok heyecanlanacağım.
🤒Beni burada çok tutmaz, kovarlar.
🤒Bu sınavı geçemeyeceğim.
🤒Bu projeyi kabul etmeyecekler.
🤒Ben bu işi kıvıramadım.
🤒Kadınlara bu iş ağır gelir, yapamaz.
gibi cümleler kuruyorsanız aman dikkat! Gerçekleşebilir ‼️
Unutmayalım ki, düşünce, duygu ve davranış arasında sıkı bir ilişki ve etkileşim vardır
Beklentimize uygun olarak daha fazla çaba, yüksek motivasyon, yılmazlık ve adanmışlık gösterir, bu sayede beklentilerimize en yakın sonucu elde edebiliriz.
Bu sıralar ben de kendime hatırlatıyorum: Olmasını istediklerimize odaklanmak daha iyi olmaz mı?
Comments