top of page
Ara

Zorbalık etmeden zorlamak…

  • firatakkemik
  • 20 Şub 2022
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 21 Şub 2022

Hayat zorlaştığında, daha güçlenmek için kendini zorla.



Bu sözü duyduğumda İnsan ve Kurumsal Gelişim liderliği yapıyordum. Ayrı rolde üçüncü Genel Müdür ile çalışmaya başlamış, şirket olarak hızlı bir değişimin içine girmiştik. Genel Müdürümüz, şirketi zorlu geçen bir dönemden çıkarmak için herkesin daha çok çalışması ve zorlanması gerektiğine inanıyordu. Hatta yöneticilere "zorbalık etmeden zorlamanız lazım" diyor, çalışanlara “sizi aslan kovalıyor gibi çalışın” diyordu. Söylem hepimizi biraz rahatsız etmişti. Mesai saatleri üzerinden değerlendirilmek adil miydi? Çalışanlar olarak ne için zorlanacağımızı bulmak biraz zaman aldı.

Amaç başarma azmi yüksek bir grup için kısa sürede bulundu, hedefler konuldu, çalışanlarla iletişimi yapıldı. Gerçekten de çok zorlandığımız bir dönem oldu. Özellikle mesai saatleri konusunda nasıl bir mücadele verdiğimi çok yakın ekip arkadaşlarım iyi bilir. Şimdi geriye dönüp baktığımda, doğru bildiklerim için inatçı unvanı aldığım, şirketin kültür ve en değerli hazinesi olan çalışanlar için direndiğim çok zaman olduğunu tebessümle anıyorum😊.

Zorlukları çok da olsa, farklı yönetim tarzlarını, çalışan bağlılığını, küçük gibi görünen konuların ne kadar büyüyebildiğini, iletişim ve samimiyetin her zaman karşılık bulduğunu farklı açılardan deneyimledim. Başarı için 3 temel özellik olmazsa olmazdır diye hep söylerim: Merak, öğrenme becerisi ve dayanıklılık. O yıllar, en çok da dayanıklılığımızın test edildiği ama pek çok da yeni beceri geliştirdiğimiz, bizi güçlendiren zamanlardı.

Zorlandığımız zamanlara ve konulara bakmak

Zorlukları nasıl aştık? Nasıl başardık? Başaramadıysak, neler bizi engelledi? Sebepleri neydi?

Başarılarımızdan daha çok başarısızlıklarımızdan öğrendiğimizi ve bu sayede yeni yollar denediğimizi de unutmayalım.

Artık şirketlerde ilham veren hedefleri, amacı ve OKR (objective key result)’ları konuştuğumuz dönemlerdeyiz. Hedef ve ölçümler yine var. “Ölçmeden yönetemezsiniz” söylemi iş dünyasının hatta kişisel gelişimimizin bir gerçeği. Veri ve toplanan verileri anlamlandırma, ilişkilendirme gayreti giderek artıyor. Amaç için doğru yolda olduğumuzu gösterecek işaretleri tanımlamak, nasıl gidiyoruz görmek için önemli.

Sürekli değişken koşullarda, artan rekabet ortamında, sürdürülebilir başarı ancak yaptığımız işe inanmak ve ortak amaç için bir arada hareket ederek mümkün. Dayanma gücümüzü, amaca duyduğumuz inanç ve güvenden almıyor muyuz? Tabi bir de peri tozu! Bence peri tozu, işin kültür ve iklim boyutu. Belki birazcık da şansı içeriyor. Ne dersiniz? 😊

Bu vesileyle, performans sisteminde hedeflerle çalışanlar için bir ipucu vermek isterim.

Skor kaygısıyla performans değerlendirmelerinde daha kolay hedef almak için uğraşan, zorlayıcı hedeflere istekli olmayan çalışanlara,

Birlikte çalıştığı kişilere yön gösterirken gelişimi hesaba katmadan görev tanımı gibi hedef belirleyen yöneticilere,

hatırlatma yapmak istiyorum:

Yatay eksende işin zorluğu, dikey eksende işin ihtiyacı olduğunu düşünün. İşin ihtiyacı arttıkça katkısı da artıyor.

  • İşin hem zorluğu hem de ihtiyacı yüksek olan hedeflerde hem şirket hem kişi gelişir.

  • İşin zorluğu yüksek ama ihtiyacı düşük olduğunda kişi, tam tersi olduğunda iş gelişir.

  • Ne işin zorluğu ne de ihtiyacı yüksek olmayan hedefler genelde görev tanımında olan rutin işlerdir.

Buraya grafiğini çizmiştim ama ekleyemedim. Bir daha ki sefere öğreneceğim, gelişimin sonu yok:)

Özetle kişisel gelişim ancak ve ancak zorlayıcı hedeflerden geçiyor. Zorluk, başarı tatmini yaratıyor, yaratıcılığımızı geliştiriyor.

Kendi geleceğimiz için bir iyilik yapalım ve kolaya kaçmayalım! Geliştiren hedeflerle, kendimizin en iyi versiyonunu yaratmaya devam edelim.😉

 
 
 

Comentários


© 2021 by Firat Akkemik

bottom of page